Milli İstihbarat Akademisince (MİA) hazırlanan “Terörizmle Mücadele ve Türkiye: DEAŞ/Horasan Yapılanması Raporu” yayımlandı.
Milli İstihbarat Akademisinin ikinci raporu yayımlandı
MİA’nın resmi internet sitesi “mia.edu.tr” üzerinden yayımlanan raporda, terör örgütü DEAȘ’ın Horasan yapılanmasının Orta Asya üzerinden yeni bir radikalleșme ve terör dalgası yaratma stratejisi ele alındı.
Raporda, örgütün bölgede yapılanırken tarihi ve siyasi konjonktürden nasıl faydalandığı, eleman temin etme yöntemleri, eylem taktik ve stratejisi, propagandasında kullandığı söylem ve anlatı irdelendi.
Uzun süreli istikrarsızlaștırıcı müdahalelerin ne tür siyasi, kültürel ve toplumsal kırılganlıklara yol açtığına ilişkin incelemelerin yer aldığı raporda, bu durumun radikal ideolojilerin yerleșmesi ve kökleșmesinde rol oynadığı, șiddet döngülerini sürekli hale getirerek toplulukları sömürü ve manipülasyona karșı daha savunmasız hale getirdiği vurgulandı.
ORTA ASYA VE AFRİKA
Orta Asya bölgesi ve Afrika kıtasının, son yıllarda bașat güçlerin küresel mücadele alanına dönüștüğüne işaret edilen raporda, bu bölgelerin, Türkiye’nin de öncelikli stratejik ilgi alanı içinde yer aldığına ve Türkiye’nin, son yıllarda iki bölge ile olan ekonomik, siyasi ve askeri ilișkilerini derinleștirdiğine dikkat çekildi.
Raporda, Arap Baharı’nın ardından demokratik yöntemlerle iș bașına gelme çabasındaki grupların çeșitli müdahalelerle yönetimden uzaklaștırılması ve bu ülkelere yönelik istikrarsızlaștırıcı politikaların uygulanmasının bölge ülkelerinde bazı grupların radikalleșmesinde önemli rol oynadığına vurgu yapıldı.
Bazı yönetimlerin bu süreci isteyerek destekledikleri ve radikal terör örgütlerini, makul muhalefet hareketlerini baskılamak için kullandıkları aktarılan raporda, benzer biçimde Libya’dan Afganistan’a kadar çökmüș/çökertilmiș devletlerin varlığının da radikalizmin ve terör örgütlerinin güçlenmesi için verimli bir ortam olușturduğuna işaret edildi.
Raporda, DEAȘ terör örgütünün, Irak ve Suriye’de alan hakimiyetini kaybetmesinden sonra coğrafi olarak Rusya, Çin ve İran gibi güçlerin arasında kalan Afganistan’a yöneldiği ve bu bölgeden militan devșirmeye çabaladığı kaydedildi.
DEAȘ/Horasan yapılanmasının, 22 Mart’ta Rusya’nın bașkenti Moskova’da gerçekleştirdiği terör saldırısıyla birlikte adını tekrar hatırlattığı, dini istismar eden terör örgütlerinin bașında geldiği ve adından da anlașıldığı üzere ağırlıklı olarak tarihi Türkistan bölgesini kendisine hedef seçtiği belirtildi.
ÖRGÜT İNSAN KAYNAĞINI ORTA ASYA’DAN SAĞLIYOR
Raporda, terör örgütünün Horasan yapılanmasının örgütlü varlığı ile bir yandan Afganistan-Pakistan bölgesinde belirli alanlarda kontrol kurmayı amaçlarken bir yandan da insan kaynağı devșirmek için Tacikistan ve Özbekistan bașta olmak üzere Orta Asya’dan yararlandığına ilişkin bilgilere yer verildi.
Örgütün Horasan yapılanmasının, Orta Asya ülkelerindeki siyasi, sosyokültürel ve ekonomik sorun alanlarını yoğun bir șekilde istismar etmeye çalıștığı ifade edilen raporda, terör örgütü yapılanmasının, propaganda yöntemlerinde etkili bir iletișim stratejisi yürüttüğü, bu bağlamda șiddet söylemini kullanarak diğer radikal örgütlerden de militan çekebildiği ifade edildi.
TÜRKİYE’NİN DEMOKRATİK YAPISI ENGEL OLUŞTURUYOR
Raporda, Türkiye’nin demokratik yapısı ile geleneksel dini kurum ve anlayıșların büyük ölçüde varlığını sürdürmesinin, DEAŞ terör örgütü ve benzeri așırıcılık yanlısı grupların zemin kazanmasına karșı önemli bir engel olușturduğuna dikkat çekildi.
DEAŞ terör örgütünün, çok dilli propaganda çalıșmaları yürüttüğüne, bunun da belirli bir ülkeden ziyade Türkiye’nin etrafındaki geniș bir coğrafyayı hedef seçmesinden kaynaklandığına işaret edilen raporda, örgüte karșı mücadelenin, kolektif bir yaklașımla gerçekleștirilmesinin önemine değinildi.
Raporda, Türkiye’nin, sahip olduğu terörle mücadele tecrübesini ilgili devletlere aktarabileceğine ve demokratik değerlerle uyumlu kültürel, manevi eğitimin yaygınlaștırılması hususundaki birikimini paylașabileceğine vurgu yapıldı.
Bu çerçevede Diyanet İșleri Bașkanlığı ya da İslam İșbirliği Teșkilatına bağlı İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araștırma Merkezi (IRCICA) gibi kurulușların, ortak bir kültürel strateji ve dil olușturmada daha aktif rol oynayabileceği belirtildi.
Raporda ayrıca, terör örgütünün zemin bulmasını engellemeye yönelik kültürel ve ideolojik mücadele yöntemleriyle, güvenlik alanında örgütle ciddi șekilde mücadele eden ve bu konuda en fazla bedel ödeyen ülkelerden biri olan Türkiye’nin, farklı bahanelerle hedef alınmasının da önüne geçilebileceği vurgulandı.
TÜRKİYE’DEKİ HORASAN YAPILANMASI BERTARAF EDİLDİ
Terör örgütü DEAȘ’ın hedef alanlarından birinin de Türkiye olduğu tespiti yapılan raporda, Türkiye içerisinde tespit edilen örgütün Horasan yapılanmasına bağlı kiși ve grupların operasyonlar neticesinde ortadan kaldırıldıkları ifade edildi.
Raporda, Türkiye’nin, DEAȘ terör örgütüyle ciddi anlamda mücadele eden ülkelerin bașında geldiği ve bu yönüyle de her zaman terör örgütünün hedefinde yer aldığına vurgu yapıldı.
Türk Silahlı Kuvvetlerince düzenlenen Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barıș Pınarı harekatlarının sadece DEAȘ terör örgütüne yönelik değil, Türkiye sınırlarında olușturulmak istenen “terör koridoru”na karșı topyekün mücadelenin de göstergesi olduğunun altı çizildi.
Raporda, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, DEAȘ terör örgütü ile göğüs göğüse savașan tek ordu konumunda olduğu bildirildi.
Süreç içerisinde Irak ve Suriye’de etkinliğini yitiren terör örgütünün, sözde Horasan yapılanması üzerinden Afganistan ve Pakistan odaklı terör saldırılarının yanı sıra İran, Türkiye ve Rusya’daki terör saldırılarıyla birlikte yeniden kendinden söz ettirme çabasına girdiği, örgütün Türkiye sınırı etrafında alan bulamayıp Orta Asya ve Afrika’da konușlanmak zorunda kaldığı ifade edildi.
Raporda, Türkiye’nin DEAȘ terör örgütüne yönelik sadece 2023’te 122 operasyon gerçekleștirdiği ve toplamda 426 teröristin yakalandığı, bu sayede örgütün etkili bir yapılanma olușturamadığı ve militan temininde zorlandığı kaydedildi.
ÖRGÜTLE MÜCADELEYE İLİŞKİN ÖNERİLER
Raporda, DEAŞ’la mücadeleye ilişkin örgütün faaliyetlerine ilişkin bir istihbarat havuzu oluşturulması, bu çerçevede ilgili devlet kurumlarının birbirleriyle eş güdümünü artırmaları önerildi.
Afganistan ve Pakistan özelinde kurulacak terörizmle mücadele mekanizmasının Türk Devletleri Teşkilatı ile bağlantılı hale getirilmesi gerektiği, göç ve iklim krizi gibi hususlar nedeniyle ortaya çıkabilecek ve terör örgütleri tarafından istismar edilebilecek nitelikteki unsurlara yönelik çalışmalar yapılarak önleyici mekanizmaların tesis edilmesinin gerekliliği aktarıldı.
Radikalleşmeden dönüş çalışmalarına dair kapsayıcı bir yol haritasının belirlenmesi tavsiye edilen raporda, Orta Asya ülkelerinde din eğitiminin kurumsallaşmış yapılar tarafından verilmesinin sağlanması gerektiği değerlendirmesine de yer verildi.
KAYNAK: AA